frankfurt okulu

wigwam
1923 yılında kurulan okuldur. enstitünün ilk yöneticisi max horkheimer dır. enstitü yaygın bilinen adıyla eleştirel teorinin kurucusudur. marksizmi dayanak almalarına rağmen,sonradan marksizmin eksik yönlerini eleştirerek bir teori oluştururlar. teori modernizm,post modernizm,akılcılık ve araçsal akılcılık üzerine çalışmalar yapmıştır. kültür teorisi olarak adlandırılan teorileri,tüketim toplumuna atıflarda bulunmaktadır. almanya’da faşizmin yayılmaya başlamasından rahatsız olan bir takım filozof ve sosyoluğun oluşturduğu enstitü,bir süre sonra almanya’da barınamayıp paris’e taşınmıştır.. marx’ın teorosine uygun olarak devrimin neden daha az gelişmiş olan rusya’da olduğunu ve neden batı toplumlarında gerçekleşememiş olduğunu sorgularlar. modern toplumların ideolojisini autoritarisme olarak adlandırırlar. faşizm nasıl ki baskıcı bir rejimse,modern toplumlarda da arzuları doyurmaya çalışmak ve insanları medya ve tüketim yoluyla manipüle etmek de baskıcı bir rejimdir. yöntemleri farklı olsa da amaç her zaman aynıdır. faşizm,komünizmve de tüketim kültürü(amerikan medya politiği),hepsinin aslında amacı standart bir kültür yaratmak,ve insanları içinde bulundukları toplumun "en iyisi"olduğuna inandırarak,sorgulamalarını önlemektir. modern toplumlarda bu politikayı kültür endüstrileri olarak adlandırırlar. kültürün bir madde gibi tüketildiğini vurgularlar.en öenmli isimleri: max horkheimer,theodor adorno,herbert marcuse,jurgen habermas ve walter benjamin’dir.
angelus
almanya’da 1923 yılında kurulan ve sosyoloji, siyaset bilim, psikanaliz, tarih, estetik, felsefe, müzikoloji gibi farklı disiplinlerden insanları bir araya getiren toplumsal araştırma enstitüsü`nün bir düşünce akımı olarak ifade edilmesidir. okulun genel yaklaşım biçimi eleştirel teori olarak adlandırılmaktadır.

marksizmin eleştirel bir edinimine yönelmiş ve bu doğrultuda yeni bir eleştirel toplum teorisi kurmaya çalışmışlardır. rus devrimi’nin stalinizm’e dönüşerek yozlaşması, avrupa’da sol kanat hareketlerin yenilgisi ya da düşüşü, giderek yükselen nazizm ve faşizm olguları, kapitalist sistemde baş gösteren yeni iktisadi ve siyasal ivmeler, okul’un ortaya çıkış koşullarını gösterir. hem kapitalizmin hem de sovyet sosyalizminin eleştirisi, frankfurt okulu’nun ana düsturu olarak belirtilebilir.

marksist eleştirel toplum teorisinin tıkanmış olduğu ve sergilenen pratiği ile çözümsüz bir noktaya ulaştığı düşünülmektedir. bu tarihsel koşullarda frankfurt okulu, tıkanmış olan teorik alanı aşarak yeni bir eleştirel toplum teorisi ortaya koymaya yönelmiştir. her ne kadar eleştirel kuram başlığı altında toplanarak bir bütün oluşturduğu söylenebilse de, tek tek yazarların özgünlüklerinin dışında daha genel farklı birkaç yönelim tespit edilebilir. bir yandan, 1923’te kurulup max horkheimer ve theodor adorno’nun 1933’te sürgün edilmesiyle sonuçlanan ve ardından abd’deki 1950’lere kadar sürgünlüğün ardından frankfurt’ta yeniden kurulan enstitü’nün çalışmalarına işaret edilebilir. friedrick pollock, herbet marcuse, walter benjamin, leo lowenthal bunlar arasında sayılabilir. bir yandan da jürgen habermas’ın yoğunluklu felsefi ve sosyolojik çalışmalarıyla okulun eleştirel kuramını yeniden temellendirmeye yönelik çabaları sözkonusudur. bu noktada albrecht wellmer, claus offe ve klaus eder’den sözedilebilir.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol